Kadın-Doğum ve Hipnoz

KADIN DOĞUMDA HİPNOZUN KULLANILMASI

A. DOĞUMDA HİPNOZUN KULLANIMI VE AVANTAJLARI

Herhangi bir hasta için ‘hipnoz’ yapmak, ufak bir gayretle ulaşılabilecek basit bir uygulamadır. Hastayı hipnotik transa sokabilmek için gösterdiğimiz yöntemlerin uygulanmaya çalışılması ve biraz gayret gösterilmesi yeterli olacaktır.

Doğum hastalarının hemen hemen tamamı bu yöntemden istifade edebilirler. Tüm doktorlarda anne adaylarına hipnozu rahatlıkla uygulayabilirler. Hipnoz hasta ile hekim arasında geçen ikili bir ilişkidir. Hipnotik transta üzerinde durulması gereken önemli konu, hastanın psikolojik yapısı ve psikodinamik durumudur. Bu nedenle hekim, hipnoz uygulayacağı hastasının psikodinamik gelişimini ve psikolojik yapısını bilmelidir.
Hipnozun doğum hastalarında kullanılmasının bir çok önemli avantajı mevcuttur. Bilindiği gibi doğum esnasında veya sezeryanda bir çok kimyasal ajanlar kullanılmaktadır. Bu madde kullanımı annenin ve özellikle de bebeğin sağlığını ileri derecede tehdit etmektedir. Kimyasal maddelerin kullanımına bağlı bebekte solunum depresyonu gelişmekte, bebek oksijensiz kalabilmektedir. Ayrıca anne ve bebek kimyasal maddelere bağlı anoksi nedeniyle dolaşım ve solunum sistemi rahatsızlıklarına yakalanabilmektedir. Çeşitli enfeksiyonlar ane ve bebekte ortaya çıkabilmektedir.
İşte tüm bu olumsuzlukları; hipnoz kullanarak ortadan kaldırabiliriz. Çünkü hipnoz kullanıldığında kimyasal maddeler ya hiç kullanılmamakta ya da çok az kullanılmaktadır. Hipnoz sayesinde kasların gücü ve performansı artırılır. Sonuçta doğum boyunca anne adayları daha az yorgunluk hissederek, rahat ve huzurlu bir doğumu gerçekleştirirler.
Hipnoz kullanımının çok önemli olduğu diğer bir konu, anestezi olamayan hastalardır. Kalp problemleri, verem, erken doğum gibi nedenlere bağlı olarak kimyasal ajanların kullanılmasının kontrendike olduğu durumlarda, hipnoz anestezi tehlikesi korkusu olmadan anne ve bebek için kullanılabilir.
Genel kabul gören ve dünyada yapılan uygulamada uterus aktivitesini oluşturabilmek için kimyasal ajanların yaygın olarak kullanılması gerekmektedir. Ancak, hipnoz da buna da gerek yokdur. Hipnotik telkinler vasıtası ile uterus aktivitesi normal olarak çalıştırılabilir.
Hipnozun kullanımına bizi iten diğer bir neden de; hipnozun her zamnan için kontrol altında tutulabilmesidir. Ancak kimyasal anestezide hastanın derin anesteziye sokulması ve ardından anestizeden çıkartılması işlemleri tam kontrol altında değildir ve zamana bağlı bir olaydır. Oysaki; hipnozda süjenin veya hastanın derin anestejiye sokulması birtelkin ile mümkün olurken, başka bir telkin ile o anda tamamen normale dönüştürülmesi mümkün olabilmektedir.
Hipnozda yaptığım anestezi durumlarını, kimyasal anesteziklerle yapmak bir anda mümkün olmadığı gibi; kimyasal anesteziklerin etkisini ortadan kaldırabilmek için başka kimyasal maddeleri vücuda vermek gerekmektedir. Bu maddelerin hepsi de sonuçta toksik etkiye sahiptir.
Genel kabul gören diğer bir husus da hipnoz esnasında, kapiller kuramının çok az olduğudur. Bunun sebebi tam olarak bilinmemektedir. Ancak iradi olarak damarların büzülmesi veya iradenin koagülasyon zamanına olan bilinmeyen olumlu etkisi olduğu ileri sürülmektedir. Bu konu ile ilgili bir çok deneysel çalışma yapılmıştır. Henüz fizyolojiik bir izah ortaya konamamıştır. Konu ile ilgili daha detaylı çalışmaların yapılması gerekmektedir.
Literatürden takip ettiğimiz kadarı ile, bazı vakalarda süjeler kanamaları tamamen kontrol altına alabilmektedirler ve kanama tamamen durabilmektedir. Bu araştırmaya değer çok ilginç bir konuda kanamanın durdurulması ile ilgili çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Kapiller bölgedeki kasların kontraksiyonu ve vazospazmın çeşitli şekilleri o bölgedeki kanamayı kontrol altına almaktadır.
Doğumda hipnozun kullanılmasının diğer bir nedeni de hastaya ve hekime zaman zaman kazandırmasıdır. Doğum uzmanı, doğumdan önce hastasını hipnotize eder. Uzun bir süre uğraşsa da onu somnambul safhaya ve anestezi haline getirerek doğum gününe hazırlar. Doğum günü geldiğinde artık hiçbir problem yoktur. Hastaya verilen bir kaç telkin ile hasta hemen hipnotik transa geçer ve rahat bir doğum başlatılır.
Ancak ülkemizde hipnoz ile doğum yaptırmak konusun- da yasal bir düzenleme olmadığından, tereddütler ortaya çıkmaktadır. Hastahane yönetimleri bu tip bir doğum olayına sıcak bakmamaktadırlar. Ancak bir kaç iyi niyetli yönetici ve cesaretli hekimler sayesinde bu engeller aşılabilmektedir. Ülkemizde hipnoz ile ağrısız doğum yaptıran hekimlerimiz uygulamalarını genellikle kendi kliniklerinde yapmaktadırlar. Posthipnotik telkinlerin kullanılması ve otohipnoz tekniklerinin geliştirilmesi, bu konuda yeni gelişmeleri ortaya koymaktadır. Eğitim seviyesi yüksek anne adaylarının ilgisi bu konuya gittikçe artmaktadır.
Hipnoz vasıtası ile doğum zamanı da kısaltılmıştır. Mesela doğum esnasında hasta aldığı olumlu telkinler nedeni ile rahattır. Bu durumda doktorun hastası ile devamlı ilgilenmek zorunda kalmaz. İlk doğum yapacak anne adayları doğumun ilk evresini iki saat gibi kısa bir sürede tamamlayabilmektedir. Ardında doğumun ikinci evresini fazla zorlanmadan atlatabilmekte ve doğumu gerçekleştirmektedirler.
Hipnozun doğumda kullanılmasının tercih nedenlerinden biri de; çok az alet manipülasyonuna gerek bıraktırmasıdır. Bilindiği gibi normal doğumlarda bir çok alet kullanılmaktadır. Bu da annenin ve bebeğin sağlığını olumsuz etkilemektedir.
Bu olgu anestejik ajanlara bağlı meydana gelen tehlikelerden tamamen farklıdır. Vakum, forceps v.b. aletlerin kullanılması doğumda bir çok problemleri de beraber getirmektedir. Hipnoz ile yapılan binlerce doğumda bu tip manipulasyoner ortaya çıkmamıştır ve herhangi bir vaka rapor edilmemiştir.
Hipnoz ile doğumda önemli bir nokta da; hastaların çoğunun tam bir hipnoanestezinin doğum esnasında sağlanamayacağı düşüncesine sahip olmalarıdır. Bu tamamen gerçek dışıdır. Düşük ve …. seviyede hipnoza giren hastalar bile yeterli seviyede hipno anestezi oluşturabilmektedir. Bu durumda hemen hemen tüm hastalar ister düşük seviyede isterse yüksek seviyede hipnoza yatkın olsunlar bu yöntemden yararlanabilmektedirler. Bu da doğum hastalarının %95 – 100 ünü içine almaktadır. En azından hipnoz yardımı ile doğum esnasında kullanılacak olan kimyasal maddelerin miktarı en aza indirilmiştir.
Hipnozun doğumda kullanılmasının diğer bir nedeni de; doğum sonrası bakımdaki rahatsızlıktır. Doğum yapmış anneler, alınan telkinler sayesinde lohusalık döneminin sıkıntılarından kendilerini kurtarabilirler. Bu şekilde; tamamen ağrısız bir ortamda, keyifli bir şekilde, atelektazi tehlikelerini ve diğer doğum sonrası tehlikeler en aza indirerek lohusalığın tadını çıkarırlar.
Hipnozu hastalarına uygulayan bir kısım hekimlerimiz, direk telkin ile süt salgılarının arttığı, göğüslerinin süt ile dolduğu, anne ile bebek arasındaki sevgi şelalesinin çok olumlu bir seviyeye getirildiği ve bu sayede bebek bakımının mükemmel olduğunu bildirmişlerdir.

B. HİPNOZUN KUSURLARI
Hipnozun temel dezavantajı, hastaları pusonelinin çalışmaları ile bağlanması ve kilitlenmesidir. Mesela; doğum yapacak hipnoanestezili bir hasta doğumhaneye gelir ve doğum odasındaki yatağına uzanır. Bu esnada diğer odalardan ve holden bağıran ve inleyen kadınların seslerini duymaya başlar. Her tarafında olumsuzluklar vardır. Bir sürü bağıran, inleyen kadın doğum yapmaya uğraşmaktadır. Tüm bu olumsuz çağrışımlar hastanın ağrısını hatırlatır ve ağrılarını hissetmesine neden olabilir. Bu nedenle hipnoanestezisi kırılabilir. Benzer şekilde, yatağında yatmış bir vaziyette beklerken, konudan habersiz bir hemşire veya bir doktor gelerek rutin bir şekilde sancısının ve ağrısının nasıl olduğunu sorar. Bu tip sorular da hastaya ağrı çağrısını yaptırarak, hipnoanestezinin kırılması ve ağrılarının geri gelmesine neden olabilir.
Tüm bu olumsuz şartlar önceden bilinirse hasta bunlar içinde eğitilebilir. Hastaya verilen ototelkinler vasıtası ile bu tip çağrışımların önüne geçilmeye çalışılır. Bir hemşire veya doktor “Ağrı” veya “Sancı” kelimesini sorduğunda, bunu “Rahim kasılması” olarak algılaması konusunda hasta şartlandırılır. Herhangi bir hemşirenin “Sancınız nasıl?” sorusunu “Kasılmalarınız nasıl?” olarak algılar. Bu algılama sonucunda da herhangi bir ağrı duyusu uyanmaz.
C. KOMBİNE YAKLAŞIM
Hipnoz; hiç bir zaman ya hep, ya hiç fikrini ortaya atmamıştır. Zaman zaman bazı kimyasal ajanlarla birlikte kombine olarak kullanılmıştır. Bunun da hiç bir mahsuru yoktur. Her hastanın somnanbul safhaya girerek tam bir anestezi içine girmesi mümkün değildir. Toplumdaki insanların ancak %30 – 45 arası derin transa girebilmektedir. Diğerleri hafif ve orta trans seviyesinde kalmaktadır. Veyahutta hastaların bir kısmı hipnozu tam öğrenememekte ve uygulanamamaktadır. Bir çok eksiklikler ibulunmaktadır. Bu tip hastalara belirli miktarlarda %10 – 20 – 50 veya daha fazla anestezik desteği yapılabilir. Aynı zamanda hipnoz uygulamasına da devam edilir.
Ayrıca hipnoz vasıtası ile total anestezinin sağlanamadığı bir kısım hastalarda, hipnozun diğer fenomenlerinden yararlanması temin edilebilir. Yeni öğrendiği hipnotik fenomenler ve olumlu zihinsel düşünce sayesinde hamileliği daha rahat ve huzurlu, hamilelik sonrası daa bebek bakımı ve takibi daha güvenli olur.
D. HİPNOZ İLE DOĞUM YAPACAK ANNE ADAYLARININ HAZIRLANMASI
D. a. İLK ZİYARET
Burada, doğumda hipnozu nasıl kullanabileceğinize dair kilgileri sizlere tek tek vereceğiz. İlk ziyarette hastanın hipnoz ile ilgili kafasında canlanan suallere cevap verilmeye çalışılır. Hastanın konu ile ilgili bilgisi varsa, bu görüşme tanışma ve hipnoz üzerine genel bir sohbet şeklinde geçer. Şayet hastanın hipnoz hakkında hiç bilgisi yok veya kulaktan duyma bilgileri varsa, kendisine konu ile ilgili hazırlanmış küçük bir broşür veya kitapçık verilebilir. İkinci ziyarete kadar bu broşürü okuması istenir. Bu görüşmede hasta hekimini, hekim hastasını tanımış olur.
D.b. İKİNCİ GÖRÜŞME
İkinci görüşmeye gelindiğinde tartışma, hastanın kafasındaki hipnoz ile ilgili olumsuz şeyleri öğrenmek ile başlar. Hastanın hipnoz hakkındaki doğru ve yanlış kanaatları tesbit edilir. Özellikle hastanın hipnoza girmesinin, tamamen uykuya girmesi ve bilincinin kaybolması anlamına gelmediği hatırlatılır. Hipnoza girmiş bir hasta, normal insanlar gibi işitir, hisseder, tadar, duygulanır, konuşur ve hareket edebilir.
Hastanın yanlış kanaatları ortadan kaldırıldıktan sonra hasta seansa alınır. Hasta uykuya girmediğini hissederken, etraftaki her şeyi duyabilmektedir. Ancak bu esnada vucudunu çevirdiğini, rahatladığını ve tatlı bir duygunun bedenini sardığını hissedecektir. Verilen telkinler sayesinde hastanın dışardan gelen olumsuz duygu, düşünce ve etkileri elimine edeceği (dışlayacağı) ve konsantrasyon kabiliyetini artırabileceği telkin edilerek, uygulamaya konur.
Yukarlarda bahsettiğimiz gibi toplumun tamamı derin hipnoza giremez. Ancak bir kısmı derin hipnoza girebilir. Diğer kısım hafif ve orta trans seviyesinde kalır. Bu seviyelerde de tam bir anestezi ve analjezi sağlamak mümkün olamamaktadır.
Bu durumlarda kimyasal ajanların kombine bir tedavi olarak kullanıldığından bahsetmiştim.l Şayet hastamız hafif ve orta trans seviyesinden ileriye geçemiyorsa, bu hastaya kimyasal maddeler de kullanabiliriz. Ancak bunu hastaya dikkatli bir şekilde söylemeliyiz. Birisi çıkarda, böyle bir hastaya: “Hipnozdan fayda göremezsin sana bazı kimyasal maddeler ve ilaçlar kullanacağız” derse, her şey karışır. Bu hasta için oldukça kolumsuz bir telkinden ibarettir. Bu durum problemlerin ve trans derinliğinin daha da kötüleşmesine neden olur. Hiç bir zaman bu doktor hipnoz uyguladığı bir hastasına: “Bu çalışmadan sonuç alamadık size diğer tıbbi yöntemleri uygulayacağız” dememelidir.
Hekim, elbette hastasına doğruları söyleyecektir. Söylediği her şey doğru olacaktır, ancak her doğruyu zamanı gelmeden söylemeyecektir. Bu tip hastalarına hipnoanesteziyi, hipnoanaljeziyi, bilinç ve bilinçaltı mekanizmalarının çalışma sistemlerini anlatacak ve öğretecektir. Bu esnada ve doğum esnasında nasıl duygular taşıyacağını, hissedeceklerini anlatmalıdır. Hastanın bilinçaltı, tüm bu anlatılanlar ve yaşanılanlar karşısında bir yargıya varacaktır. Çeşitli alternatifleri kafasında karşılaştıracaktır.
Hipnotik anestezi ve analjezi ile, kimyasal anestezi ve analjeziyi karşılaştıracak, hatta hiç bir anestezik ve analjezik almadan yaşayacağı duyguları hissetmeye çalışacaktır. Onun bilinaçaltının bu farklılıklar hakkındaki kararını dinlemekte yarar vardır. O muhtemelen doğruyu ve kendisi için en yararlısını bulacaktır. Bilinçaltının yardımı ile seçtiği tekniği uygulamak isteyecektir. Hastaya bu konuda her türlü yardım yapılmalıdır. Hasta tüm bu konularda detaylı olarak aydınlatılmalıdır. Hipnotik transın faydaları kendisine izah edilmeli, alternatif yöntemlerin sakıncaları gözönüne getirilmelidir.
Bu görüşmede önemli diğer bir nokta HİPNOZ YÖNTEMİ’nin hastaya öğretilmesidir. Halen hastanın izleyeceği yolu burada ayrıntıları ile anlatmalıdır. Hipnoz hakkında ve uygulama yöntemi hakkında her hekim kendisine uygun bir yol izleyebilir. Hastasına hipnoz hakkında bilgi vermek isteyen bir hekim şu şekilde söze başlayabilir: “Yüzlerce hastama, yıllar boyunca hipnozun nasıl kullanılabileceğini öğrettim. Bu hastalarımın çoğu hipnozu çok kısa bir sürede öğrenmeyi ve uygulamayı başardı. Ancak hastalarımın bir kısmı diğerlerine nazaran daha yavaş bir şekilde öğrendi ve uygulamaya geçti. İnsanların herhangi bir şeyi öğrenmekteki yetenekleri nasıl farklı ise hipnozu öğrenmekteki yetenekleri de farklıdır. Mesela bir kısım genç kız daktilo öğrenmeye karar verse… Bunlardanr bir kısmı daktilonun tuşlarına vururken ve yazmaya çalışırken müzik dinlemekten hoşlanabilir. Müziğin ritmi ile öğrenmeyi ve kavramayı daha kısa sürede sağlayabilir. Bir kısmı bundan hiç hoşlanmayabilir veya konsantrasyonu bozulabilir. Bir kısmı gözleri açık ve tuşlara dikkatli bir şekilde bakarak daktilo yazarken, bir kısmı gözleri tuşlara bakmadan yazmayı tercih edebilir. Fakat sonuçta bunların hepsi de daktilo kullanmayı öğrenir. Öğrenirken bir çok hatalar yapılabilir. Zamanla bu hatalar telafi edilerek yanlışların farkına varılarak amaca ulaşır. Bu amaca kızların bir kısmı kısa sürede ulaştığı halde diğer bir kısmı daha uzun bir sürede bu amaçlara ulaşabilir.”
Hekim bu şekilde hastasına hipnoz yöntemini öğretmekten gayretine devam etmelidir. Hipnotik yöntem mümkün olduğu oranda izah edilmeli ve anlaşılamayan yerler açığa kavuşturulmalıdır. Hastaya şöyle devam edebiliriz: “Öğrenmek bir süreç işidir. Yükselen bir grafik gibi her an yeni şeyler öğrenirsiniz. Ancak bu grafik çizgisi dik bir seyir göstermez. Bir aşama yükselir ardından bir plato veya sabit dönem gelir. Ardından tekrar yükselir… Ardından bir düzlük ve bekleme dönemi gelir… Ardından tekrar yükselir. Sonuçta öğrenme tamamlanmış olur.”
Bu bilgilerin verilmesi ve hipnozun tartışılması sizin en çok 10 – 15 dakikanızı alır. Hastanın okuduğu hipnoz ile ilgili kitapçıkla ilgili kafasına takılan sorular varsa onlar izah edilir. Tüm bu konuşmalar ve izahlar yapılırken hastanın entellektüel ve eğitim seviyesi gözönünde bulundurulmalıdır. Eğitim seviyesi ve entellektüel durumu yetersiz olan hastalarla bu tip bir görüşme ve konuşma anlamsızdır.
Bu çalışmanın ikinci adımını, hastaların hipnozu nasıl gireceğini izah etmek oluşturmalıdır. Hastaya hipnotik trans esnasında oluşacak fenomenler izah edilmelidir. Bu aşamada hipnotik teknik için herhangi ön bir seçim yapılmamalıdır. Hipnotik indüksiyon veya uygulama hastanın rahat bir sandalyeye oturtulması ile başlar. Bu esnada hasta ile konuşmaya başlar ve kafasından geçirdiği tekniği uygulamaya koyar.
Hipnozda iki devre vardır. Bunlar; transı oluşturmak için geçen indüksiyon devresi ve trans oluştuktan sonra bu dönemden yararlan dönemidir. Transdan yararlanma döneminde, hastanın ihtiyacı olan amaçlarına ulaşması ve bunlardan yararlanmasına çalışılır. İndüksiyon tekniği başlar başlamaz, hekim hastasına önemli hedefle – rinden bahsetmeye başlar “Vucudunu tamamen gevşetmelisiniz… Kaslarınızı daha da gevşetmelisiniz… Bu şekilde daha derin bir transa gireceksiniz… Ne kadar derin transa girerseniz, hipnozdan o derece istifade edeceksiniz. Şayet daha derin bir transa girerseniz daha rahat ve huzurlu olacaksınız. Normal bir doğum yapıp, sağlıklı bir bebek sahibi olacaksınız. Derin trans ise çok şey kazandıracaktır. Doğum esnasında hiçbir ağrı duymayacaksınız… Bu da sizi çok rahat ve mutlu edecek.. Sonuçta sağlıklı bir bebeğiniz olacak…” Tüm bu konuşmalardan amaç nedir? Terapi ve hastanın tedavisi, indüksiyon tekniğinin bir parçasıdır.
Doktorların çoğu yıllarca süren tecrübeleri sonucu davranırlar. Hastalarının karşısına geçer ve onunla konuşmaya başlar. Hastasının tepkilerini dikkatli bir şekilde gözlemler. Hekim hastasının durumu ve özel prosblemleri ile ilgili görüşmeye başlar. Hastasının problemleri başağrısı, astım, karın ağrısı veya farklı bir şey olabilir. Bu esnada hastaya olan yaklaşım çok önemlidir. Candan, içten, sevecen bir yaklaşımla her kelimenin bir önemi vardır. Hasta tüm bu yakınlaşmalara karşı çok olumlu tepkiler geliştirir. Hasta bu esnasında iç dünyasına yönelir ve dertleri ile başbaşa kalır. Dış dünyadan gelen impulsları algılamaz. Trans yavaş yavaş oluşmaktadır. Hekim hastasına müşfik ve içten yaklaşarak, hastanın iç dünyasına biraz daha dalmasına yardımcı olur.
Bu esnada hasta gözlendiğinde, gözlerinin sabit bir hal aldığı, derin ve boş bakışlar içerisinde olduğu, yüz kaslarının donmuş ve hareketsiz kaldığını, vücut kas aktivitesinin olmadığı görülür. Bu esnada hasta iç dünyasına yönelmiş ve problemleri ile karşı karşıya kalma imkanını bulmuştur. Bu esnada hasta hafif, orta veya derin trans içine girmiş olabilir. Transının hangi seviyede olduğunu, tecrübeli bir hekim hemen farkederek telkinlerini ve davranışlarını ona göre ayarlar.

 

D. c. DOĞUMDA HİPNOZ
Böylece, indüksiyon tekniğinin bir parçası olarak hastanın arzu ve istekleri kullanılabilir. Mesela: “Artık huzurlu, rahat ve ağrısız bir doğumu bu sayede başarabilirsiniz.. Şu anda siz çok şanslısınız…
Çünkü sizin doğum tekniğinize sahip olma fırsatını elde edemeyen diğer anne adayları sizden çok daha kötü şartlarda doğum yapmak zorunda kalacaklardır. Onlar sancı içinde kıvranırken, siz rahat ve huzur içinde olacaksınız. Bu sizin için büyük bir şans…” Hekim, bu şekilde transı derinleştirmenin yollarını aramalıdır.
Bir sonraki adımda, derin transa girmiş hastaya normal doğum olayını ve aşamalarını mümkün olduğu kadar izah eder. Çünkü kadınlar ilk doğumlarında bilmedikleri bu olgudan korkarlar ve endişeye kapılırlar. Hastanın yaklaşan doğum ile ilgili tüm endişelerinin ve kuşkularının yersiz olduğunu anlatır ve telkin eder Anne adaylarında doğumda ağrının yükselmesinin ve artmasının en yaygın nedenlerinden biri bilgisizlikten ne olacağının bilinmediği bir ortam, hasta stres ve gerilim içine girer. Hemen ardından korku başlar ve ağrı artar. Bu psikolojik süreç çocuklarda çok sık olarak karşımıza çıkar. Çocuk bilmediği şeyden ürker ve korkar. Eğer hastalar hekimlerini ne yaptığını veya ne yapmak istediğini bilmiyorlarsa, onlar heyecanla sorarlar: “Doktor ne yapıyorsun?” Elbetteki bu durumda da , hastaların endişeleri, hastaların stressleri ve ağrıları artacaktır. Yukarda da izah ettiğimiz gibi, bu durum şimdiye kadar bebek sahibi olmamış anneler için geçerlidir. Anne adaylarının ne olduğunu, ne bittiğini anlamalarına izin verelim. Onların beklentileri ve umutları yönünde konuşup, telkinler verelim. Onlara olan biten hakkındaki şeyleri izah edelim. Tüm bunlar hekimin sadece bir kaç dakikasını alır. Eğer müstakbel anne bir sonraki aşamada neler olacağın bilirse, buna göre sıkıntısı, stresi ve endişesi daha az olacak. Sakinleşecek ve huzura erişecektir. Dolayısı ile ağrı hissetmesi de o oranda azalacaktır.
Bir sonraki aşamada, hastanın derin transını koruyarak amnezi fenomeni (unutma) ile ilgili telkinlerin verilmesidir. Hekim amnezi oluşturmak için şu şekilde bir telkin vermemelidir. “Sizi transtan çıkardıktan sonra, size söylediğim her şeyi unutacak ve hiçbir şey hatırlayacaksın…” Çünkü, hasta söylediğiniz şeyleri hatırlayabilir. Bu durum ise hasta bundan sonra verilecek telkinlere güveni sarsılır ve isteksiz bir tavır alabilir. Ancak baz hastalar bu yöntemle de tam bir amneziyi (unutma) gerçekleştirebilir. Yukardaki amnezi telkinleri ye – rine şu şekilde telkinler verilebilir: “Bu konuşmalarımız esnasında bir çok yeni şeyler öğrendiniz. Bu öğrendiğiniz bilgilerden bazıları sizin bilincinizde devamlı hatırlanırken, bazıları bilinçaltınızda hatırlanmadan kalabilir. Bilinçaltının, tüm düşünce ve eylemlerinizde etkisini gösterir. Bilinaçltına yerleşmiş olan bu bilgiler sizi etkiler. Siz farkında olmadan etkilenme sürer gider. Ancak bundan sizin haberiniz olmaz. Haberiniz olması da gerekmez.. Bundan kastımız, şu anda kulağınız ile duyduğunuz her şeyi hatırlamanızın gerekmediğidir. Öğrendiğimiz veya duyduğumuz, gördüğümüz her şeyin her an hatırlanması da mümkün değildir. Ancak tüm bu bilgilerimiz hafızamızda kayıtlıdır. Gerektiği oranda bilince çıkarılır. Nasıl ki; okuduğumuz kitapları, seyrettiğimiz filmleri, telefon numaralarını, çeşitli isimleri biliriz, ancak her zaman bilincimizde canlı ve hazır tutmayız. Sadece hafıza depolarında gerekeceği gün için bekletiriz. Gerekeceği gün veya an gelip çattığında, tüm o bilgiler hafıza kayıtlarından çıkarak, bilincimize erişir” Tüm bu telkinler verildikten sonra, artık duyduğu her şeyi hatırlayamaz. Bilgilerin büyük bir kısmı hafıza depolarına kaydedilir. Hasta uyandırıldıktan sonra belki bir kısım sözler ve bilgiler hafızasında canlı olarak kalabilir, ancak yarın çok daha az şeyi hatırlayacaktır. Bunların hepsi doğru ve gerçektir. Unutulan veya hatırlanmayan, bilinçaltına depo ettiğimiz tüm bu bilgiler, lazım olduklarında tek tek bilince çıkacaktır. Ancak tüm bu bilgilere hasta kendi sahiplenecek ve yaptığı işlere bir mantık kılıfı uydurarak savunmaya girecektir. Kitabımızın 1. cildini okuyan okurlarımız hatırlarlar; posthipnotik telkinler verilen hastamız elinde batırılı vaziyette duran iğne ile uyandırıldığında elindeki iğnenin gelirken otobüste batmış olabileceğini iddia etmiştir. Burada vurgulamak istediğimiz esas nokta, UNUTMA fenomeninin hastanın beklentileri ve arzuları yönünden telkinler şeklinde yapılması gerektiğidir. Hasta öğrendiği şeyleri unutmak istemeyebilir.Fakat kendi kendisinden şöyle bir iddiayı planlayarak iradesini göstermek istemiş olabilir: “Şu anda her şeyi hatırlıyorum. Ancak yarın bana söylenen her şeyi hatırlamayabilirim. Belki de gelecek hafta bana söylenen hiç bir şeyi hatırlayamayacağım…” Hasta bu şekilde kendi kendine olumlu telkinler vererek, bir iç çatışmaya gitmeden bunu sağlayabilir. Doğum için hipnoz uygulamasındaki bir sonraki aşama ANESTEZİ’nin teminidir. Eğer zaman yetersizce ve ağrıya bağımlı bir hale gelinmişse hemen hemen tüm hastalar için eldiven tarzı bölgesel anestezi oluşturmak düşünülebilir. Çeşitli hipnotik skalalar da, Anestezi fenomeninin hangi hipnotik trans seviyesinde gerçekleştirilebileceği konusunda çelişkili bulgular mevcuttur. Ancak genel kanaat orta seviyede bir hipnotik transa girebilen hastalarda, eldiven tarzında anestezinin oluşturulmasının mümkün olabileceği doğrultusundadır” Bölgesel anestezi veya eldiven anestezisi hafif trans seviyesinde de başarılabilir. Bilindiği gibi eldiven anestezisi, ellerin eldiven giydirilen bölgelerinin anestezi veya hissiz hale getirilmesidir. Hasta eğer bu eldiven anestezisini başarabiliyorsa, bunun vucudun diğer bölgelerine nasıl taşınacağı hastaya öğretilmelidir. Eldiven anestezisi verilen telkinler ile karın bölgesine, sırt bölgesine veya vücudun herhangi bir bölgesine aktarılabilir. Hasta vücudunun herhangi bir noktasında oluşturabildiği, anestezi bölgesini geliştirmeyi ve taşımayı öğrenmelidir. Eğer bu andan itibaren yeterli zaman varsa, hastaya trans derinliğine uygun olarak diğer fenomenler öğretilmeye çalışılır. Bu esnada posthipnotik telkinler verilerek; yeni öğrendiği bilgileri düzenlemek, onlara erişmek ve başarı sağlamak temin edilebilir. Hasta bunları bir keresinde başarabilmiş ise daha sonraları daha çabuk ve daha kolay bir şekilde başarabilecektir. Bu posthipnotik telkinler vasıtası ile daha sonraki seanslarda transa daha çabuk ve daha kolay gireceği, transın gelecek sefer daha da derinleşeceği konusunda talimatlar verilir. Tüm bu yapılanlar herşeyin bittiği anlamına gelmemelidir. Bu görüşme esnasında hastamız, komple bir anestezi oluşturabilir. Karın kısmı, etek kısmı veya vücudunun diğer bölgeleri tamamen hissizleşebilir. Bu durum arzu edilen bir durumdur. Ancak bu seansa bakarak hastanın doğuma tamamen hazır olduğu ve ağrısız normal bir doğumu gerçekleştirebileceği düşünülmemelidir. Tabii bu tip bir doğum uygun hastalarda mümkündür. Ancak bunu genelleştirmek doğru olmaz. Bunun yerine, hastanın anestezili ve ağrısız bir doğumu nasıl yapabileceği ile ilgili detaylı bir fikre ve tecrübeye sahip olduğu düşünülmelidir. Şimdiye kadar anlattığımız tüm bu seans araları 30 ile 60 dakika arasında sürmektedir.
E. DAHA SONRAKİ SEANSLAR
Hastamız artık rahat, çabuk ve arzu edilen seviyede hipnotik transa girebilmektedir. Bilindiği gibi doğum hastalarının normal olarak son aya kadar üç haftada bir, son ayında da ayda bir kontrol edilmektedir. Hasta bu şekilde doğuma hazırlanmaktadır. Rutin olarak devam eden bu görüşmeler esnasında, hipnoz uygulaması da yapılır. Bu hipnoz uygulamalarından amaç hastanın daha önce öğrendiklerini tekrarlaması, hipnotik fenomenleri tekrar tekrar yaşamasıdır. Aynı zamanda anksiyete ve korkulardan arındırılması bu görüşmelerle sağlanır. Bu görüşmeler esnasında her seferinde olumlu telkinler verilmeye devam edilir. Doğum günü gelip çattığında hekim daha önceki rutin uygulamalarını aynı şekilde tekrarlar. Hastayı transa alır, telkinlerini tekrarlar, anestezisini temin eder ve hastayı doğum odasında hazır tutar. Hasta doğumhaneye gelmeden önceki seanslarında, hekimi burasında olayları bir çok kez zihninde yaşamıştır. Hatta hastaya verilen özel telkinler ile otohipnoz da öğretilmiştir. Hasta otohipnoz sayesinde tüm hipnotik fenomenleri tecrübe etme imkanını bulmuştur.
Bu açıdan OTOHİPNOZ oldukça öneme haiz bir uygulamadır.

 

F. OTOHİPNOZ TEKNİĞİNİN UYGULANMASI
Hastamız, daha önce uyguladığımız seanslar boyunca otohipnoza hazırlanmıştır. Hastanın hipnoz ile ilgili endişe, korku ve aşırı beklentileri ortadan kaldırılmıştır. Heterohipnoz sayesinde hasta arzu edilen trans seviyesine ulaşmakta ve hipnotik fenomenleri gerçekleştirebilmektedir. Hipnotik fenomenlerden en önemlisi de, hipnotik anestezidir. Hipnotik anestezinin tam sağlanması, başarılı ve ağrısız bir doğum için oldukça önemlidir. Bu nedenle hipnotik fenomenleri ve özellikle hipnotik anesteziyi güçlendirecek her teknik sonuna kadar kullanılmalıdır. Bunlardan en önemlisi de otohipnoz tekniğidir. Otohipnoz tekniği sayesinde hasta anestezi seviyesini artırarak doğumla ilgili pratiklerini geliştirebilir. O halde hasta otohipnozu nasıl hazırlanır. Öncelikle, normal hipnotik seanslar içerisinde otohipnoz ile ilgili bilgiler ve teknikler verilir. Hastamız hipnoza çok yatkın birisi ise; ntrahipnotik olarak verilen telkinler vasıtasıyla hastaya bir şifa verilir. Hasta otohipnoza girmek istediğinde bu şifreyi tekrarladığında hemen otohipnotik transa girer. İradesinin serbest kalan bölümü ile otohipnozun gelişimini kontrol eder. Bu esnada tüm hipnotik fenomenleri vücudunda yaşamaya gayret eder. Otohipnoz yapmasını tavsiye ettiğimiz hastalarımıza şunları tavsiye ederiz.
a- Öncelikle rahat, sakin ve sessiz bir ortam seç. Bu ortam içinde uyarıcı herhangi bir şey olmasın.

 

b- Mümkünse bir yatağa uzan ve tüm vücudunu gevşet. Odada loş bir ışık bulunsun. Bu mümkün değilse rahat bir koltuğa veya sandalyeye otur.

 

c- Daha sonra, size verilmiş olan şifreyi tekrarlayınız. (Genellikle verdiğimiz şifre şudur: Sağ elinizi yumruk yapınız. Ancak baş parmağınız yumruğunuzun içinde olsun. Gözlerinizi kapatarak birden ona kadar yavaş yavaş sayınız. Bu esnada yumruk yaptığınız elinizi yavaşça karnınızın üzerine aynı şekilde koyunuz. Saymanız ona ulaştığında artık derin bir hipnotik transa girmiş olacaksınız.)

 

d- Hastamız kendisine öğretilen şifre, hareket ve kelime – leri uyguladıktan sonra, derin bir transa girer.

 

e- Derin transa giren süje kendi iradesi ile hipnotik fenomenleri tek tek deniyerek, kendi kendine güçlendirici telkinler verir. Bu esnada vücudunun muhtelif yerlerinde anestezi oluşturacak denemeler yapar.

 

f- Amacına ulaşan hasta daha sonra otohipnozdan çıkar.

 

g- Otohipnozdan çıkma iki şekilde başarılır. Ya daha önce şifre kelime ile birlikte hastaya otohipnozda kalabileceği süre belirlenmiştir, ya da hastanın kendi iradesine bırakılmıştır. Eğer hasta daha önce bu konuda posthipnotik bir telkin ile şartlandırılmış ise; bu süre genellikle 3-5 dakika arasında olmaktadır. Yok, bu konuda herhangi bir posthipnotik süre verilmemişse, hasta bu süreyi kendi ayarlar.

 

Otohipnoza girmek hiçbir zaman bir tehlike doğurmaz. Çünkü iradenin belirli bir kısmı dış dünyaya devamlı açıktır. Dış dünyadan gelen bilgiler bilinçte değerlendirilmekte ve ona göre karar verilmektedir. Şayet dışarıdan bir tehlike varsa otohipnozdan çıkmayı gerektiren bir durum var ise hasta kendiliğinden transtan çıkmaktadır. Bu teknik hastalar tarafından hemen hemen hep uygulanmalıdır. Hastanın kendine olan güveni artırılmalıdır. Hastaya otohipnoz ile ilgili bir şifre verilmemişse yine otohipnoz uygulanabilir. Hasta pozisyonunu aldıktan sonra, gözlerini sabit bir şekilde bir noktaya tutar. Gözleri o noktada sabitleşirken, vücudunun gevşediğini daha da gevşediğini hisseder. Tüm düşüncelerini vücudunu gevşemesi ve solunumu üzerine konsantre eder. Ototelkinler vasıtası ile yavaş yavaş transa girerek, hipnotik fenomenleri uygulamaya koyulur. Çalışmaları bittikten sonra otohipnozdan çıkar. Kendi kendine hipnoza girmek için detaylı teknik bilgi OTOHİPNOZ bölümünde verilmiştir. İsteyen kimse o bölümü okuyarak, başka birine ihtiyaç duymadan otohipnoza girebilir.
G. HİPNOLOĞUN TRANSFERİNİN SAĞLANMASI
Normal trans veya ototrans için her zaman kişinin kendi hipnoloğunu her an bulabilmesi mümkün değildir. Özellikle de doğum olayı başlayıpta doğum sonuna kadar doktorunun hastasının başında devamlı kalması, zarar açısından pek mümkün değildir. Böyle durumlarda hipnolog transferi gerçekleştirilebilir. Yani hastayı transa alan hekim, kendi rolünü isteyerek bir başkasına devredebilir. Mesela; doğum anı gelip çatan bir hasta hekimi ile birlikte hastahaneye ulaşmış olsun. Hekim hastasını burada transa alır. Doğumun ilk kasılmaları başlamıştır. Ancak doğuma kadar daha çok süre vardır. Bu aradaki boşlukta hastanın bizzat takip edilip, ihtiyaçları ve arızaları yönünde güçlendirici telkinlerin verilmesi gerekmektedir. İşte bu aşamada hekim, kendi rolünü hastanın kocasına veya asistan, intörn bir doktora devredebilir. Hipnotik transa aldığı hastasanı verdiği direk telkinler ile, bundan sonra emirleri ve telkinleri kocasından veya diğer bir doktordan alacağı konusunda talimat ve telkinler verir. Bu durumda HİPNOLOG TRANSFERİ gerçekleşmiş olur.
Sonuç olarak bir hekim kendi şartlarını, büro ve hastahane şartlarını ve hastasının tüm özelliklerini gözönüne alarak uygun bir teknik seçer. Her hastaya has bu kombine teknikler vasıtası ile maksimal fayda temin edilmeye çalışılır.
H. DOĞUMDA HİPNOZUN KULLANILMASI İLE İLGİLİ BAZI SORULAR VE CEVAPLARI
Aşağıdaki sorularla sık sık karşılaşıyoruz. Özellikle doğumun hipnoz ile ağrısız bir şekilde yaptırmak isteyen anne adayları bu sualleri yöneltmektedirler. Ayrıca konuya yabancı hekim arkadaşlarımız ve araştırıcılar da bu soruların cevaplarını merak etmektedirler.
1- Herhangi bir hekim veya hipnoloğun yardımı olmaksızın, anne adayları kendi kendilerine evde bu teknikleri geliştirip, uygulayabilirler mi?

Bu mümkündür. Düzenli yapılan otohipnoz egzersizleri ile hipnotik transa ulaşmak ve hipnotik anestezi sağlamak mümkündür. Bu konu ile ilgili olarak bu kitaptaki otohipnoz tekniğine bakılmalıdır. Ayrıca “Cinsel problemlerde HİPNOTERAPİ” kitabımızın da ilgili bölümlerinin okunmasında yarar var.
2- Hastalara hipnoz ile doğumun süresi hakkında kesin bir süre vermek doğru mudur? Doğru değildir. Doğumunuz bir saatte gerçekleşecek gibi sözler sarfetmek, insanı yanıltabilir. Bu da hastanın hekimine güvenini sarsarak transın bozulması sonucunu getirebilir.
3- İlk hipnotik trans indüksiyonunu bir hemşirenin yapması uygun mudur? Bence pek uygun değildir. Çünkü hekime muayene olmak ve onun bilgisine başvurmak için gelen bir hasta, karşısında bir hemşire bulunca hayal kırıklığına uğrayabilir. Bu da transın olumsuz etkilenmesine neden olur.

Ancak bazı hekimlerin yurt dışında bu tip uygulamalar yaptığı bilinmektedir. Hasta ile yapılan görüşmelerde, hipnotik transın bir hemşire yardımı ile gerçekleştirileceği söylenmekte ve hastalar buna ikna edilmektedir.
4- Hipnotik trans ile doğum yapacak anne adayı doğumun başladığının farkına varamayabilir mi? Kesinlikle hayır. Çünkü buradaki temel hadise ağrı duyusunun ortadan kaldırılmasıdır. Ancak hasta doğum kasılmalarını rahatça hissetmektedir. Fakat bu kasılmalardan ağrı duymamaktadır. Normal bir hasta kasılmaları nasıl algılı – yorsa, hipnozdaki hasta da o şekilde algılamaktadır. Ama hastaya hem ağrı duyusunu, hem de kasılmaları algılamama konusunda özet telkinler verilmişse o zaman durum farklıdır. Bu durumda anne adayı kasılmaları hissedemiyeceğinden, doğumun başladığının farkına varamayacaktır. Bu şekilde çocuk doğum kanalında ilerleyecek ve istenmeyen zaman ve mekanda doğum olabilecektir.
5- Anne adayları hipnoz uygulamasına hamileliğin hangi ayında başlamalıdırlar? İlk doğum yapacak anne adayları hipnoz tekniğini öğrenmek için, hamileliğin üçüncü veya dördüncü ayından itibaren çalışmaya başlamalıdırlar. Multipar anne adayları ise beşinci veya altıncı ayda uygulamaya başlayabilirler.
6- Hipnoz için ayrı bir ücret ödenmeli midir? Bu durum, hastanın ve hekimin şartlarına göre düzenlenmelidir. Ancak, hipnoz ile hazırlanılan bir doğum hekimi daha az yorucu ve daha az bir zamana ihtiyaç gösterdiği hatırda bulundurulmalıdır.
7- Doğum için grub hipnozu kullanılabilir mi? Kullanılabilir. Özellikle hipnoza yatkın süjelere bu konuda toplu seans yapılması zaman açısından hekime büyük avantajlar sağlar. Ancak hekim, her hastasının spesifik problemleri ve özel bir kişiliği olduğunu hiçbir zaman unutmamalıdır.
8- Hipnoz vasıtası ile hamileliğe bağlı bulantı ve kusmaların önüne geçilebilir mi? Bu konu ile ilgili yapılan araştırmalar olumlu sonuçlar vermektedir. Diğer tekniklere nazaran (düzenli basit, solunum egzersizleri, palrebo v.b.) daha etkili olduğu görülmüştür. Ancak konu ile ilgili daha kapsamlı ve geniş araştırmalar yapılması gerekir kanaatindeyim