JOHAN VANDERLINDEN

Sjosef Merkez Üniversitesi, Belçika

Çeviren: Dr. Haluk Alan

GİRİŞ

Bu bölümde, hipnozun aşırı şişmanlıktaki tedavisindeki yerine; olanaklarına ve sınırlarına ve hipnoterapötik tekniklere göz atacağız. Hipnozun ayrı bir tedavi olarak tek başına şişmanlık tedavisinde kullanılmasının ötesinde, örneğin; davranış veya aile terapisi gibi hipnoterapötik tekniklerin, daima var olan terapötik bir modelle kombine edilmesi gerekir. Günümüzde, biyolojik ve psikolojik faktörlerin kombinasyonda rol alabileceği varsayımıyla, yeme problemlerinin gelişiminde, patojenim faktörler gibi hipnoz da çok boyutlu yaklaşımın daima bir parçası olmuştur. Bizim kendi yaklaşımımız (Vanderlinden, Norré & Vandereycken, 1992) direktif terapinin bir biçimi olarak karakterize edilebilir; terapi pragmatik olarak saptanmış ve çeşitli kaynaklardan esinlenmiştir. Bu yaklaşım, diğerleri arasından; davranışsal, bilişsel ve birbirini etkileyen unsurları içerir.

PROGNOZ FAKTÖRLER:

Vücuttaki yağ oranının artışı anlamına gelen aşırı şişmanlık, son yıllarda büyük bir problem haline gelmiştir. Epidemiolojik çalışmalar ABD’nin toplam nüfusunun %35’nin şişman olduğunu, buna karşın bu oranın Avrupa’da %10-25 arasında değiştiğini gösterir. Bu sorunun etiolojisi hakkında birçok teori vardır. Ancak, söz konusu teorilerin hepsi burada tartışılmayacak( daha fazla bilgi için bkz. Beumont, Burrows & Casper, 1988). Bununla birlikte psikolojik, biyolojik ve genetik faktörlerin etkisinin, başlangıçta tahmin edilenden çok daha önemli olduğu ileri sürülebilir. Kaynaklarda beş ayrı faktör uygun prognoz olarak tanımlanmıştır.

1-    Kalori alımındaki kısıtlamanın, bazal metabolik oranda %15-30’luk bir azalmaya neden olduğu kaynaklarda açıkça belirtilmiştir. Bu da kilo verme olasılığı üzerinde etkili bir kontrol gerektirir. Bu yüzden daha yüksek bir metabolizma prognoz için uygundur.

2-    Düzenli hareket ve fiziksel egzersiz metabolizmayı arttırır ve mekanizmalar serisiyle kilo kaybını hızlandırır. Bu yüzden fiziksel egzersiz kesin bir göstergedir.

3-    Yapılmakta olan diyet kısa süreli geçmişe sahipse, kilo azalmasındaki başarı şansını arttırır. Sık ve katı diyet yapan obez hastalar zayıf bir prognoza sahiptir.

4-    Dördüncü etkense, kilo problemlerinin başlamasıyla ilgilidir. Şişmanlık çocukluk döneminde başlarsa, bu genellikle yağ hücrelerinin artmasıyla sonuçlanır. Bu durumda prognoz, geri dönüşümsüz ve çok uygunsuz olarak değerlendirilir. Diğer taraftan ergenlik sonrası gelişen obezite çok daha iyi prognoza sahiptir. Çünkü bu sadece yağ hücrelerinin büyüklüğü üzerinde etkilidir ki bu da değiştirilebilir.

5-    Son faktör diyetin içeriğiyle ilgilenir. Düşük karbonhidrat diyetine devam eden hastalar şeker ve nişasta gibi yiyeceklere karşı koyulmaz bir güç geliştirirler. Bu da daha sonra yasaklanan yiyecekleri çok yemeyle, diyette iyi bilinen fenomenle sonuçlanır. Bundan dolayı geriye dönüşü önlemek için diyet, karbonhidrat içerikli olmalıdır.

Bundan başka şu da belirtilmelidir ki, başarılı bir tedavi uygun ve uzun süreli terapi, tecrübeli terapist, düzenli diyet uygulaması, fiziksel egzersiz, spor ve aile işbirliğini de gerektirir (Bennet, 1986). Hipnoterapist bu beş prognez faktörün varlığı veya yokluğunu iyi saptamalı ve tedavi planlamasında bu verileri hesaba katmalıdır. Önemli bir grup hasta için bu kilo kaybı ya gerçekçi bir amaç anlamına gelmeyebilir, ya da tedavinin amacına uyum sağlanması gerekir; örneğin, kilo kaybını takip etmek yerine kendilerini fazla kilolu kabul etmelerini öğrenmeleri gibi.

HİPNOZ ÜZERİNE ARAŞTIRMA

Obezite kaynakları son yıllarda, özellikle tedavinin uzun dönem sonuçları dikkate alındığında karamsar ve olumsuz tedavi sonuçları nedeniyle sıkıntıya düştü (Garner & Wooley, 1991). Anoreksiya nevroza ve bulimia ile ilgili durumun aksine, hipnoterapistler yoğun olarak şişmanlığın tedavisi ile ilgilenmekteler (Vanderlinden& Vandereycken, 1988). Hipnoterapötik yazılarda birçok başarı durumlarından bahsedilmiştir. Ancak, bunlar genelde az sayıda hastalar üzerindeki raporlardır. İlaveten kısa dönem tedavi sonuçlarıyla ilgilenirler. Ve hemen hemen tamamen eksik bilgi sahibi oldukları uzun dönem tedavi için, bu verileri kullanırlar (Mott&Roberts, 1979; Wadden & Anderton, 1982). Bundan başka birçok araştırmacı, değerlendirme için sadece bir kriter, yani kilo kaybını kullanmasına karşın, psikolojik karakteristiklerdeki değişikliklerin yanı sıra vücut görünüşü , öz saygı gibi diğer kriterlerin de tamamıyla göz önünde bulundurulması uygundur. Birçok rapor obezite başlangıcı (çocukluk, gençlik, yetişkinlik döneminde), bireysel psiko-patolojinin varlığı, geçmişe bağlı diyet, ve önceki tedaviler gibi ilgili hasta karakteristiklerinin tanımında ciddi eksiklikler gösterir. Bu da tedavi sonuçlarının doğru yorumlanmasını ve karşılaştırılmasını ciddi biçimde engeller.

En popüler tedavinin, bilişsel-davranışsal yaklaşımın kombinasyonu ve hipnoterapi olduğu görülür. Bu çalışmaların bir çoğunda, hipnoza yatkınlıkla kilo kaybı arasında bir ilişki olduğu keşfedilmemiştir (Aja, 1977; Cohen & Alpert, 1978; Deyoub, 1978; 1979a,b; Kroger,1970; Miller, 1974; Spigel & DeBetz, 1978; Stanton, 1975; Wadden & Flaxman, 1981). Bu bulguların aksine diğer araştırmacılar, hipnoza çok daha yatkın olan hastalarda daha mükemmel kilo azalması olduğunu göstermişlerdir (Andersen, 1985; Barabasz & Spiegel, 1989). Hipnozun bireysel ya da grup terapisi şeklinde uygulanmasının, karşılaştırıldığında, sonuç üzerinde bir etkisinin olmadığı, terapistin bay ya da bayan olmasının da kilo verme üzerinde bir fark yaratmadığı gösterilmiştir (Collins, 1985).

Eleştirel bir görüş olarak Wadden ve Anderton (1982) hipnozun davranışsal terapi gibi haftalık kilo vermede aynı ortalamayı yapabileceğini belirttiler. Hipnoz indüksiyonunun obezite tedavisine gerekli hiçbir şey vermediği ve ‘hipnozun kilo vermede tek, eşsiz bir değer olmadığı’ sonucuna varmışlardır. Bu durum daha sonra birkaç araştırmacı tarafından çürütüldü. Üç kontrollü karşılaştırmalı çalışmada davranışsal tedavi ve hipnoterapi kombinasyonunun, davranışsal terapi yaklaşımına göre daha üstün göründü ve bu da üç ay (Barabasz & Spiegel, 1989), altı ay (Cochrane & Friesen, 1986) ve iki yıl (Bolokofsky, Spinler & Coulthard-Morris, 1985) sonra devam etti. Dahası Kirsch, Montgomery ve Sapirstein (1995) son zamanlarda içinde hipnoz tarafından değerlendirilen davranışsal terapinin karşılaştırıldığı çalışmalar serisi üzerine meta-analiz gerçekleştirmişlerdir.

Sonuçlar açıkça hipnoz ilavesinin tedavi sonucunu arttırdığını göstermiştir. Etkiler obezitede, özellikle uzun dönemde, belirgin olarak hipnotik içeriği olmadan tedavi görenlerin aksine, hipnotik indüksiyon görenlerin kilo kaybetmeye devam ettiklerini göstermiştir. Yazarlar, hipnotik ve hipnotik olmayan tedavi alanlar arasındaki prosedürsel farklılıkların çok dikkat çekici olduğu kanaatine varmışlardır. Bu sonuçlar cesaret vericidir ve umut verici bir şekilde daha fazla terapisti obezite tedavisinde hipnotik teknikleri kullanmaları konusunda uyarabilir.

Birçok çalışmada hipnotik teknikler çok basitti. Barabasz ve Spiegel (1989) hastalara oto hipnoz uygulamalarını öğrettiler. Sigarayı bırakma davranışında tavsiye edildiği gibi sadece Spiegel & Spiegel prosedürleri (1978) kullanılmıştır gereğinden fazla yemek yemek sağlığınız için zararlıdır ve vücudunuzu zehirler”. Bolokovsky, Spinler ve Coulthard-Morris da kendi oto hipnozlarını öğretmişler ve hastaların transı esnasında yemek yeme davranışı ve kiloları üzerine yapılan anlaşmaya saygı göstermeleri gerektiğini belirtmişlerdir. Cochrane ve Friesen (1986) üç evreli daha kapsamlı bir program geliştirdiler. Birinci evrede temel hipnotik yetenekler öğrettiler ve hipnoz esnasında hayali egzersizlerle fazla yemek konusunda olası bilinçdışı dürtüler keşfettiler. İkinci evrede hastalara altı çizilen sorunları çözmeleri için hayali egzersizlerle alternatif ve etkili davranış komutları verdiler. Üçüncü evrede ise özellikle abartılı motivasyon, daha özenli yeni alternatif stratejiler için hipnozlar kullandılar. Hastalar altı aylık tedavi döneminden sonra kuvvetli bir şekilde farklı hipnoz egzersizlerine devam etmek için teşvik edildiler (Cochrane, 1987).

HİPNOTİK TEKNİKLERİN SOMUT UYGULAMALARI

Bu bölümün ilerleyen kısımlarında farklı tedavi safhalarıyla ilgili değişik hipnoterapötik stratejiler ve öneriler sunulacaktır (Vanderlinden, Norré & Vandereycken, 1992).

BAŞLAMA SAFHASI:Rahatlamayı Öğretme:

Birçok obez hasta genelde gergindir ve bu gerginliği azaltmayı fazla yiyerek atlatabileceğini düşünmektedir. Bu yüzden rahatlama ve fazla yemek yeme alışkanlığının üstesinden gelmek için farklı bir strateji olarak kendi kendine hipnoz uygulamasını öğretmek yararlıdır. Bu uygulamada hastalar bir teyp kaseti aracılığıyla günlük oto hipnozlarını pratik yapmak için etkili bir biçimde teşvik edileceklerdir. Hipnozla tanıştırmak için biz göz ile sabitleme ve derin telkinlerden oluşan klasik indüksiyon tekniğini kullanıyoruz. Sonra, hastadan kendisini daha rahat hissedeceği, ayrıca şu andakinden daha da çok rahatlayabileceği ve hayatında önemli olan şeyleri derinlemesine düşünebileceği güvenli ve gizli bir yerde kendisini hayal etmesi istenecek.

 Kendini Kontrol Etme Teknikleri:

Hipnotik teknikler hastaya yemeyle ilgili kendini kontrol etmesinde yardımcı olacaktır (Wright & Wright, 1987). Hastadan kendini yeme davranışı üzerindeki kontrolü kaybettiği durumları tanıması istenebilir. Bu uzun süreli ve ısrarlı davranış, genelde özel durumlarda ortaya çıkar. Böylece hastanın ısrarlı ve uzun süreli davranışını ortaya çıkartabilecek tetikleyicileri (ruhsal durum gibi içten gelen yada yiyeceğin varlığı gibi dışarıdan gelen ) tanıması için bir öneri yapılacak ve kontrol için yeni stratejiler öğretilecek. Hipnoz esnasında bazı öneriler yapılabilir (Coman & Evans, 1995) . Örneğin;

1-    Yiyecek miktarını azaltmak

2-    Belirli zaman ve mekanlarda yemek

3-    Diyeti sıkıca gözden geçirmek

4-    Yiyecek almayı sınırlama

5-    Yüksek kalorili yiyecek yerken bulantı ve kusma gibi tiksindirici tepkiler uyandırmak.

Normal Beslenme Alışkanlıklarının Öğretilmesi

Obez insanların çoğunun, beslenme alışkanlığı normal kilolu insanlarınkinden oldukça farklıdır. Genellikle obez insanlar otomatik olarak, yarım farkındalıkla ve çok çabukça yerler. Bu nedenle, normal beslenme alışkanlığına nasıl dönüleceğini öğretmek tedavinin önemli bir parçasıdır. Hipnoz süresince, ilk olarak, normal beslenme alışkanlığına nasıl dönülebileceği öğretilebilir. Hastalardan, yani obez insanlardan, bir masaya sessizce oturmuş yavaşça yemeklerinden zevk aldıkları, azar azar, yiyeceği ağızlarında yavaşça çiğnedikleri ve farklı tatlardan zevk almakta olduklarını hayal etmeleri istenir. Aynı zamanda, evde de sakince yemeleri için hipnoz sonrası telkinler yapılabilir. Bu yolla, yeme bir sanat haline gelebilir: hasta yemekten giderek daha çok hoşlanacak ve yeme tekrar hoşlanılabilen bir aktivite olabilecektir.

Örnek:

Hipnoz uygulamasından sonra, hastadan masanın üzerinde duran yiyeceği tanımlaması ve nasıl koktuğunu açıklaması istenebilir. Daha sonra aşağıdakiler tavsiye edilebilir:

Miden açlık sinyali vermeye başladığı zaman, ilk önce ne yiyeceğine ve ne kadar yiyeceğine karar ver… Şimdi ilk lokmanı alabilirsin ve hangi tadı aldığın üzerine konsantre olmaya çalış. Anı kahvaltın sırasında yeni tatların bütün çeşitlerini keşfedeceksin. Mümkün olduğunca yavaş ve böylece önceden hiç deneyimlemediğinden daha fazla uzun zamanda yemenin tadını öğreneceksin… Ve azar azar bedenindeki tüm duyumlar daha fazla konsantre olduğunda, yavaş yavaş yemenin nasıl güzel olduğunun bilincine varabilirsin. Bütün farklı koku ve tadlar… Ve miden sana yiyecekle dolduğu sinyalini verdiğinde, midende daha önce hiç hissetmediğin, gittikçe artan bir tokluk duygusunun bilincine varabilirsin. Böylece durdurabilirsin ve kendinden memnun olabilirsin, daha sonraki yemeğe kadar kendini tamamıyla tatmin edebilirsin ve bu yeni deneyimden hoşnut olabilirsin…

İçsel duyumların uyandırılması

Obez hastalar, doygunluk ve açlık hislerinin farkına sıklıkla vardırılırlar, ki bu hipnozdayken tavsiye edilir ve sistematik olarak öğretilir. Hipnozdan sonra hastadan midesindeki hislere yoğunlaşması istenir. Midenin aç veya tokluğu ile ilgili hastayla nasıl iletişimde bulunabileceği hakkında tavsiyeler verilebilir. Öteki tavsiyeler şunlar olabilir: “Açlık ne zaman yemeğimi yememi sinyal etmede yardımcı olacaktır ve yemeğimi afiyetle yememde açlık duygusu bana yardımcı olacaktır. Yemeğimi zevkle yerken, midemle daha iyi bir iletişim geliştireceğim, midemdeki hislere yoğunlaşabilirim ve yediğim her lokmanın, midemin bana doygunluğunu nasıl sağladığının farkında olabilirim…”

Fiziksel Egzersiz

Metabolizmayı artırmak için yapılan egzersiz kilo kaybını desteklemede çok önemli olduğundan, hipnozdan sonra hastadan, örneğin, bisiklet kullandığını düşünmesi (hayalinde canlandırması) istenecektir. Bisiklet kullanırken, daha fazla sakin olması, derin bir dinlenme durumuna ulaşması önerilecektir. Bu egzersiz aynı zamanda hastanın evde gerçek ortamda da bisiklet sürmeye (ev bisikleti ile) başlamasını motive etmeyi amaçlamaktadır.

Klasik indüksiyon tekniğine bir alternatif de aktif uyarı hipnozudur. Bu metotta, hipnoz edilen kişi bisikleti (ki bu bir ev bisikleti) bütün bir hipnoz boyunca gözleri açık bir şekilde sürmektedir. Bisikleti sürerken uyarılma, katılma ve yeni olma duygusu kendisine sözlü olarak iletilir. Bu egzersiz farklı amaçları bir arada bulundurur: gerçek metabolizmayı artırma, bisiklet kullanırken rahat olmayı öğrenme ve fiziksel egzersiz yapmak için motivasyonu artırma gibi. Yıllardır, bisiklet üzerinde aktif uyarı hipnozu obezite tedavisinde temel bir stratejimiz oldu.

Örnek:

Hasta bisikletin üzerinde pedal çevirirken aşağıdaki öneriler verilebilir.

Şimdi bisikletin pedalını çevirmeye başladın, sesimi dinleyebilirsin ve vücudundaki bütün duyumlara yoğunlaşabilirsin… pedalı çevirirken sürekli olarak kaslarındaki, özellikle bacaklarının ritmik hareketlerin artan bir şekilde farkında olmaya başlarsın. Anı, bu hareketin nasıl artan bir şekilde otomatikleştiğini ve kolay olduğunu fark edeceksin. Belli bir süre sonra bacaklarının pedalları daha kolaylıkla çevirdiğini fark edeceksin. Daha dinlenmiş bir şekilde kolaylıkla ve otomatik olarak pedalları çevirebileceksin. Fiziksel egzersiz metabolizma oranını arttırabilir ve kalorilerini yakmana yardımcı olabilir. Pedal çevirmen arttıkça sanki bacaklarının vücudundan bağımsız olduğunu hissetmen de artar. Bacakların otomatik olarak hareket eder. Açık havada nefes alırken kafan daha hafif ve açık hisseder, çok daha kolay konsantre olabilirsin, kendini daha dinlenmiş hissetmeye başlayabilirsin… içindeki kaynakların daha da farkında olursun.

Kiloları ve beslenme alışkanlıklarını değiştirmeye yardımcı olmak için yapılan kendi-kendini kontrol ve rahatlamayı öğretme sadece az sayıda hastalarda başarılı olacaktır. Birlikte çalıştığımız obez hastaların çoğunda obezliğin hastanın geçmiş ve şimdiki yaşam durumundaki anlamını ve fonksiyonunu açığa çıkarma ve araştırma son derece önemlidir. Bu, aşağıdaki aşamada hesaplaşmak zorunda olduğumuz sorunları, konuları açığa çıkarabilir.

ORTA SAFHAAlgılamayı Değiştirme

Pek çok algılama şekli obezitenin devam etmesine katkı sağlayabilir. Örneğin, yemek yeme alışkanlığı, düşük istek ve vücutları konusunda edindikleri tecrübe ve düşünce. 1978 yılında The Spiegel & Spiegel tekniği aşırı yemenin vücut üzerinde zararlı etkileri olduğunu daha önceden bulmuştur ve gereğinden fazla yemek yeme alışkanlığı olan hastaların davranışlarının değiştirilebileceğini önermiştir. Aynı zamanda, hastaların trans esnasında sistematik olarak yapılan tavsiyeler sayesinde açlık ve doygunluk hissi konusunda tekrar bilinçli hale gelebilecekleri belirtilmiştir (Kroger 1970).

Şişman hastalar pek çok zaman güçlü aşağılık duygusuna sahiptirler. Problemlere karşı kendilerini güçsüz ve zayıf hissederler. Onlar vücutlarından tiksinirler ve kendileri için büyük bir tehdit olarak düşünürler. Hipnoz esnasında faydalı etki bırakabilmek için egolarını güçlendirici öneriler yapmak, kendilerine karşı saygı duymalarını sağlayabilir (Brown& Fromm, 1987).

Hastalara aynaya bakmaları ve vücutları konusunda olumlu değerlendirmeler yapmaları söylenebilir. Kronik şişmanlık problemleri olan hastalar, zihinsel alıştırmaların yapıldığı rehberlik programlarına davet edilebilir.

Örnek:

Karen 42 yaşında evlenmemiş sekreter, aşırı kiloları nedeniyle terapiye gelmiş biridir. Karen terapiye 131 kiloda başladı ve yoğun psikoterapiye rağmen 8,5 kilo kaybetti. Onun kilo problemi, çocukluktan başlamış ve geçmişte pek çok kere diyet türlerini denemiş. Her seferde normal şekilde yemeğe başladığında tekrar aynı kiloları hemen almış… Çünkü aşırı kilo problemi nedeniyle apartmana kapanmış ve sadece işe gitmek için evinden ayrılmış. Aşırı şekilde aşağılık duygusuna sahip. İlk önce teyp vasıtasıyla kendi kendine hipnoz öğretilmiş. Biz Karen’in makul ve iyi bir hipnotik kapasitesinin olduğunu inceledik. Onun kilo verme tarifinden öğrendik ki bu iş zor olacak. Biz onun negatif düşüncelerini ve aşağılık duygusunu değiştirecek hipnozu uygulamaya karar verdik. Karen’i davet ettik ve kendisini hipnoz esnasında anlatmasını istedik. Ve şu sözleri söyledik ki “ ve sen şu anda gittikçe rahatlıyorsun ve gevşiyorsun. Seni şişman kadınların olduğu ve şişmanlığın değer verildiği bir ülkeye gezintiye çıkarıyorum… bu toplumda her kadın obez olmak zorunda… çekici olmak için şişman olmak zorunlu. Bu anı komik olabilir veya kafa karıştırıcı olabilir şu anda. Fakat şimdi her şey o kadar değişik ki… fakat insanların senin hakkında söyledikleri tüm pozitif yorumları dinle… Şişmanca olmak tamamen yeni bir tecrübe olabilir. Vücuduna farklı bir şekilde bakmaya başlayabilirsin. Daha olumluca…

Motivasyonu Güçlendirme

Obez hastalar kolaylıkla cesaretsiz olabilirler ve sık sık tedaviyi bırakmak niyetindedirler. Çok az bir kilo artışı bile gerçek bir yıkım olarak algılanabilir. Motivasyonu teşvik etmek için öneriler direkt olarak verilebilir.

Örnek:

“Ve şimdi siz dengeli şekilde yiyerek ve fiziksel egzersiz yaparak vücudunuza saygı duymayı öğrenmelisiniz. Gittikçe daha iyi anlayacaksınız ve gün be gün düzenli yemenin ve fiziksel çalışma yapmanın önemini, hayatınızın diğer zamanlarında daha iyi anlayacaksınız… günlük kendi kendinize yaptığınız hipnotizma pratiği, kilonuzun sabit kalmasına yardımcı olacak ve kendinizden hoşnut olmanızı, rahat olmanızı ve sakin olmanızı sağlayacak. Zamanla bütün bu yeni davranışların ve çabaların yeni bir alışkanlık türü haline geldiğini fark edeceksiniz ve bunlar otomatik olarak yapılır hale gelecek ve bu yüzden siz artık daha fazla çabayı göstermek istemeyeceksiniz…”

Pozitif ve negatif sonuçlar için strateji olarak (Wright& Wright, 1987) motivasyonu güçlendirmek için geleceğe yönelik fantezi alıştırmaları düzenli olarak uygulanmalıdır. Hastayı muhtemel bir nükse karşı hazırlamalıdır.

Örnek:

Joanna 37 yaşında bir bayan, programa başladığında 96 kiloydu ve ilk altı ayda 80’e düşmüş ve 2 yıl içinde de 70 kiloya inmiş. Onun kilo problemi evlendikten sonra başlamış. Birkaç defa kilo vermeyi denemiş fakat birkaç hafta sonra bırakmış. Mutlu bir ailede büyümüş ve kocasıyla mutlu görünmeye çalışmış. Bu yüzden biz Joanna’nın kilo problemine odaklandık ve ona bıkmamayı öğretmeye karar verdik. Motivasyonunu güçlendirmek için, onu davet ederek kilo vermeyle ilgili olumlu sonuçları yazmasını istedik. Daha sonra pozitif sonuçları hipnoz esnasında tavsiye ederek birlikte ego güçlendirmeyi yaptık.

“Ve şimdi sen, kendi kendine kilo vermeye başladığını düşün. Gittikçe daha fazla kilo vermenin pozitif sonuçları hakkında bilinçli hale geliyorsun. Şimdi vücuduna saygı duymaya başlıyorsun. Onu fazla yemeye karşı koruyorsun. Vücudunun daha sağlıklı olmaya başladığını hissediyorsun. Yeni elbiseler almaya başladın. Sana uydu ve çok yakıştı. Anı, yavaş yavaş inceldiğini fark ettin. Sanki incelme otomatik oluyor. Daha fazla kendine güvenmeye başladın ve bu yüzden insanlar sana gittikçe daha fazla olumlu mesajlar vermeye başladılar…Ve bu alıştırma, gelecekteki bütün sonuçların farkında olmasını sağlayabilir. Bu da devam eden dengeli yeme alışkanlığı ve fiziksel egzersiz yapma…Senin gücün amaçlarına ulaşmanı sağlayacak ve daha güçlü hale geleceksin.”

Değişime Karşı Kararsızlığı Araştırma

Davranışsal ve hipnoterapötik tekniklerin şişmanlık tedavisinde birlikte kullanımı sadece bazı hastalarda geçici iyileşmeler yapmakta geri kalanlarında ise beklenen iyileşmeyi yaratamamaktadır. Hastaların önemli bir bölümü kilo vermeye başladıklarında, kaygı taşımakta ve depresifleşmektedir. Terapist hastanın işbirliğine devam etmeme ve tedavideki ilerlemeyi bilinçsiz olarak engelleme girişimlerinin izlenimlerini fark edebilir. Bu durumlarda, farklı türdeki hipnoanalitik teknikler kullanılabilir, (Edeistein, 1982) ve bu tekniklerde oluşturabileceği daha sonraki aşamalarda hastanın kilo kaybına karşı bilinçsiz direnç ve karşı koymayı açıklayabilir. Bu tekniklere örnek olarak Le Cron’un 7 sorulu ideomotor soruları gösterilebilir. (Cheek& Lecron 1968); özellikle kronik ve hayli obez olan ve değişime karşı direnç gösteren kadınlarda; keşfettiğimiz şey, obez hastanın travmatik olaylar ve duygusal karakter taşıyan çözülmemiş problemleri yemek yeme isteği ile kapatma isteğidir. Bu travmatik olaylar; bir ensest; Fiziksel taciz, aşırı derecede göz ardı edilme; ve kronik evlilik uyuşmazlığı olabilir. (Van Derlinden, 1993) ideomotor sorularının ve soruşturmasının gerisinde; genellikle ego güçlendirici terapi kullanılmaktadır. (Watkins& Watkins, 1982): bu terapi kilo kaybetmekten korkan obez hastanın yaşamış olduğu kötü deneyimleriyle iletişim kurmak; ve aşırı yemeyi ve tedaviyi sabote edici davranışların önlenmesini amaçlanmaktadır.

Örnek:

Laura; 38 yaşında obezite sorunu yaşayan evli bir kadındır. Tavsiye edilen kendi kendini kontrol yöntemlerini ve kendi kendini hipnozunu gün içerisinde birkaç kere pratik etmektedir. Laura; kilo vermeye başlar başlamaz, ve beslenme alışkanlığında daha fazla kontrolü sağladığı anda; Laura daha fazla depresifleşmiştir; ve artık tedavideki işbirliğini reddetmektedir. İçindeki bir parçanın artık daha fazla işbirliğine gitmek istemediğini söylemektedir. Terapistler daha sonra ideomotor sorularla; bu davranışını açıklamaya çalışmayı önermişlerdir.

Terapist: trans anında; seni depresifleştiren ve aşırı yemene sebep olan konulara daha fazla dokunman gerek özellikle yalnız olduğun anlarda ortaya çıkmıştır ki;

Hipnoz esnasında Laura’nın hayatında(özellikle 4 yaşlarında iken) bir parçası üzgün, çaresiz ve yardıma muhtaçtır. Ailesi tarafından duygusal olarak reddedildiğini düşünmüş; ve babasının annesini dövdüğünü görmüştür. Hipnoz sırasında, laura yemek yeme eyleminin olumsuz ve negatif duygularını dondurduğunu ve ailesi ile çatışmasından kaçınmasını sağladığını keşfetmiştir. Laura daha sonraları aşırı yemek yemenin yalnızlık ve reddedilmiş olmanın verdiği durumla başa çıkmak üzere bir yol olduğunu düşünmüştür. Ve her işten eve dönüşte; ve her akşam bunu tatbik etmiştir.Daha sonraları ise ve travmatik hatıralar ve duyguların üzerine çalışma; Laura’nın tedavisinde önemli bir kısmı oluşmuştur. Bunu izleyen oturumlarda Laura’dan hipnoz altında travmatik olayları ve duyguları anımsaması duygu yoğunluğunun tükenişine kadar sürmüştür.(Vanderlinden & Vandereyeken 1997) Bu arada bir çocuk olarak kendini konforlu hissedebileceği bir ortamın garantisi ve kendini yalnız hissedeceği anlarda desteğin her zaman olacağı vurgulanmıştır. Terapi 2 sene sürmüştür. Bunu izleyen bir sene içerisinde kilosu 35 kilo civarında düşmüş fakat evliliğinde yaşadığı problemler artarak devam etmiştir.

SON BÖLÜM: KİLO GERİ ALIMININ ÖNLENMESİ

Bir çok tedavi hızlı kilo kaybını hedeflemekte ve asıl ana amacı kilo sabitlenmesi ve kilo geri alımının önlenmesini göz ardı etmektedir. Kilo geri alımı, obezitenin tedavisinde en sık karşılaşılan problemlerdendir. Bunu izleyen 1-2 sene içerisinde, amaçlanan olası kilo geri alımını önlemektir. Hasta; düzenli olarak teşvik edilmeli ve günlük hipnoz egzersizlerini tatbik etmek ve tedavide işbirliğine gitmek konusunda yüreklendirilmelidir. Fiziksel egzersiz ve sportif faaliyetler her gün tatbik edilmelidir. Hipnoz sonrası öneriler; tedavideki işbirliğini kuvvetlendirmek için verilmektedir. Yakın gelecekte; dizayn edilen bilgisayar programları ileri obezite problemlerini çözmede yardımcı olacaktır.

SONUÇ

Araştırma verileri ve klinik deneyimler göstermektedir ki obezitenin tedavisinde çok boyutlu hipnoz tekniklerinin kullanımı bir çok avantaj sunmaktadır.Hipnoz teknikleri davranışsal tera­pötik yaklaşımla birlikte kullanılabilmektedir. Hipnotik teknikler terapinin sürecini hızlandırmakta ve beklenen sonuçları doğurmaktadır. ) Vanderlinden Vandereycken (1990) Hipnotik teknikler obez hastaların davranışlarına yardımcı olmaktır.Fakat hipnozun yararlı olduğunu gösteren daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Daha fazla karşılaştırmalı araştırma çok geniş örneklemelerde uygulanmalıdır. Sadece kilo değişimi çalışılmamalı; farklı psikolojik yapılar ve faktörler incelenmelidir. Bu araştırmalar; hipnotik tekniklerin nereye kadar obezitede etkili olduğuna dair kesin cevaplar verilebilecektir.

REFERANSLAR

Aja, J. H. (1977). Brief group treatment of obesity through ancillary self-hypnosis. Am. J.Clin.Hypn.,l9,23\-234. Anderson, M. S. (1985). Hypnotizability as a factor in the hypnotic treatment of obesity, int.J. Clin. Exp. Hypn., 33, 150-159. Banyai, E. I., Zseni, A. & Jury, F. (1993). Active-alert hypnosis in psychotherapy. In J. W.Rhue, S. J. Lynn & J. Kirsch (Eds), Handbook of Clinical Hypnosis. Washington, DC:American Psychological Association. Barabasz, M. & Spiegel, D. (1989). Hypnotizability and weight loss in obese subjects. Int. J.Clin, Eat. Dis., 8, 335-341. Bennett, G. A. (1986). Behavior therapy for obesity: A quantitive review of the effects ofselected treatment characteristics on outcome. Behav. Ther., 17, 555-562. Beumont, P. J. V, Burrows, G. A. & Casper, R. C. (Eds) (1988).  Handbook of EatingDisorders. Part 2: Obesity. Amsterdam: Elsevier. Bolokofsky, D. N. Spinier, D. & Coulthard-Morris, L. (1985). Effectiveness of hypnosis asan adjunct to behavioral weight management. J. Clin. Psycho!., 41, 35-41. Brown, D. P. & Fromm, E. (1987). Hypnosis and Behavioral Medicine. London: LaurenceErlbaum.Check, D. & Le Cron, L. (1968). Clinical Hypnotherapy. New York: Grune & Stratton. Cochnmc, G. J. (1987). Hypnotherapy in weight-loss treatment: Case illustrations. Am. J.Clin.Hypn., 30, 20-27. Cochrane, G. J. & Friescn, J. (1986). Hypnotherapy in weight loss. J. Consult. Clin. Psycho/.,54,489-492. Cohen, N. L. & Alpert, M. (1978). Locus of control as a predictor of outcome in treatment ofobesity. Psycho!. Rep., 42, 805-806. Collins, J. K. (1985). Hypnosis, body image and weight control. In S. W. Touyz & P. Beumont(Eds), Eating Disorders: Prevalence and Treatment. Sydney: Williams & Wilkins. Coman, G. J. & Evans, B. J. (1995). Clinical update on eating disorders and obesity:Implications for treatment with hypnosis. Aust. J. Clin. Exp. Hypn., 23, 1-13. Deyoub, P. L. (1978). Relation of suggestibility to obesity. Psycho!. Rep., 43, 175-180. Dcyoub, P. L. (1979a). Hypnosis in the treatment of obesity and the relation of suggestibilityto outcome. J. Am. Soc. Psychosom. Dent. Med., 26, 137-149. Dcyoub, P. L. (1979b). Hypnotizability and obesity. Psychol. Rep., 45, 974. Edclstcin,   M.   G.   (1982).   Trauma,   Trance And  Transformation:  A   Clinical  Guide   ToHypnotherapy. New York: Brunner/Mazel. Garner, D. M. & Wooley, S. C. (1991). Confronting the failure of behavioral and dietarytreatments for obesity. Clin. Psychol. Rev., 11, 729-780. Kirsch, I., Montgomery, G. & Sapirstcin, G. (1995). Hypnosis as an adjunct to cognitivebehavioral psychotherapy: A meta-analysis. J. Consult. Clin. Psychol, 63, 2. Kroger, W. S. (1970). Comprehensive management of obesity. Am. J. Clin. Hypn., 12,165-176. Miller, J. E. (1974). Hypnotic susceptibility, achievement, motivation and the treatment ofobesity (Doctoral dissertation, University of Southern California). Diss. Abs. Int., 35,3026-3027B (University Microfilms No 74-28, 456). Mott, T. & Roberts, J. (1979). Obesity and hypnosis: A review of the literature. Am. J. Clin.Hypn.,22,3-1. Smith, M. E. & Fremouw, W. J. (1987). A realistic approach to treating obesity. Clin.Psycho!. Rev., 71, 449-465. Spiegel, H. & Debetz, B. (1978). Restructuring eating behavior with self-hypnosis. Int. J.Obes., 2, 287-288.Spiegel, H. & Spiegel, D. (1978). Trance am! Treatment: Clinical Uses of Hypnosis. NewYork: Basic Books.Stanton, H. E. (1975). Weight loss through hypnosis. Am. J. Clin. Hypn., 18, 94-97. Vandcrlindcn. J. (1993). Dissociative Experiences, Trauma and Hypnosis. Research Findingsand Clinical Applications in Eating Disorders. Delft: Eburon. Vanderlinden, J. & Vandercycken, W. (1988). The use of hypnotherapy in eating disorders.Int. J. Clin. Eat. Dis., 7, 673-679. Vandcrlindcn, J. & Vandereyckcn, W. (1990). The use of hypnosis in the treatment of bulimiancrvosa. Int. J. Clin. Exp. Hypn., 38, 101-111. Vanderlinden, J. & Vandercycken, W. (1994). The limited possibilities of hypnotherapy inthe treatment of obesity. Am. J. Clin. Hypn., 36, 4, 248-257. Vanderlinden, J. & Vandereyckcn, W. (1997). Trauma, Dissociation, and Impulse Dysconlmlin Eat ing Disorders. New York: Brunner/Mazel. Vanderlinden, J. Norre J. & Vandercycken, W. (1992). A Practical Guide to the Treatment ofBulimia Nervosa. New York: Brunner/Mazel. Waddcn, T. A. & Andcrton, C. H. (1982). The clinical use of hypnosis. Psychol Bull, 91,215-243. Waddcn, T. A & Flaxman, J. (1981). Hypnosis and weight loss: A preliminary study. Int. J.Clin. Exp. Hypn., 29, 162-173. Watkins, J. G. & Watkins, H. M. (1982). Ego-state therapy. In L. E. Abt & L. R, Stuart (Eds),The Newer Therapies: A Soitrcebook. New York: Van Nostrand Rcinhold. Wright, M. E. & Wright, B. A. (1987). Clinical Practice of Hypnotherapy. New York:

Guilford Press.

Print Friendly, PDF & Email

There are no comments yet.

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked (*).

You may use these HTML tags and attributes: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <s> <strike> <strong>